12 Kasım 2013 Salı

“"Ahlaka dair bildiğim ne varsa futboldan öğrendim. Çünkü top hiçbir zaman beklediğim köşeden gelmedi." -ALBERT CAMUS

  Pulp Fiction 11    Fight Club 9
           
  Tarih: 07.11.2013 Perşembe      
  Ayakkabı: Converse   Adidas  
  Forma: Nike   Umbra  
  Stad: Camp Nou      
  Destekçiler Plushenko    Yagudin   
  İzleyiciler Koray, Sedef, Melike      
           
  Şemsiye Celal Birsen   Snotline  
  Gözlük Police   Lacoste  
  Çakmak Muhtar   Zippo  
  Bilim Nikola Tesla   Newton  
  Ot Labada   Radika  
           
1 Refik     Mehmet  
2 Ekrem     Emre  
3 Sezai     Mustafa  
4 Alper     Turgut Y.  
5 Derya     Özgür  
6 Barış     Kaan  
7 Murat     Turgut T.  

Mızıkmasın kimse; kağıtlar eşit dağıtılıyor
zardır bu; herkese altı yüzü var
tek yumurta ikizidir her olasılık
çoğu kez kaybetmek iyidir kazanmaktan
- Ç o ğ u   K e z   K a y b e t m e k

Çok gezen Hezarfen Ahmet Çelebi ve çok okuyan Ahmet Bedevi bir Kasım alacasında imbat rüzgarlarına binmiş Bozdağlar’dan Rodos ’a kanat açmışlar. Tek gayeleri Kaf Dağı berisindeki Simurg’a ulaşmakmış. Yolculuklarının ilk merhalelerinde martı Jonathan’da onlara eşlik etmişse de, en doğru yasa bizi tokluğa götürecek olandır diyerek Bergama vapurundan atılan simitlerin peşine düşmüş. Bizimkiler hararetli bir şekilde majör minör diyalektiğini tartışırken Okaliptüsler altında oynanan depiklerin uçuştuğu futbol maçına rast gelmişler. Zangoçlar, beberuhiler, semazenler, çerçiler, nalbantlar, hallaçlar toplanmış keyifle maç seyrediyorlarmış. 

Başkasının çizdiği çizgiden gitmek özgürlüğüme dokunuyor diyen Pulp Fiction yediği ilk golle karbüratör kelebeklerini açıyor peş peşe beş gol atıp seriye bağlıyordu. Kalede Refik muhteşem kurtarışlarıyla beş yıldızı patlatıyor, Ekrem defans’ta tüm hünerini sergiliyordu. Sezai ve Alper orta sahada mekik dokuyup ilmik atarlarken, Derya boş alanlara kaçıp fırsat yüzdelerini maksimuma çıkarıyordu. Barış ilerde rakibe nefes aldırmıyor, Murat ani deparlarıyla takımı şaha kaldırıyordu. 

Sahayı cesaretin sınandığı bir yarış alanı olarak gören Fight Club, rakibi dalak aparkatıyla durdurup, rakibin şah damarına parmak basıyordu. Mehmet kalede şanlı Preveze müdafaasından örnekler sergilerken, Emre savunma blokları oluşturmakla meşguldü. Mustafa defans ve orta alan arasında gelgitler yaşıyor, pas trafiğini koordine etmeye çalışıyordu. Turgut Y. ve Özgür senkronu yakalamış, barikatın en önünde emek harcıyorlardı. Kaan gollerini her zamanki gibi inci misali sıralarken, Turgut T. Rakip donanmayı gözüne kestiriyor, amiral apoletleriyle hücum furyasına katılıyordu.

Şafak aydınlanırken yusufçuk kuşunun sesi ile maç 11-9 lehine sonuçlanırken, Çelebi ve Bedevi uhrevi yolculuklarına kaldıkları yerden devam ediyorlardı.

Önümüzdeki hafta yeni mesellerle buluşmak üzere diyor çatalınızdan kebaplar, lokumlar eksik olmasın diliyoruz.

Bana kulak verin ki, size ses verebileyim.

“Yokluk büyük varlıktır azizim, yeter ki fark edebilesin.” -Nietzsche

Tatar Ramazan 13 Hannibal 10
Tarih: 03.10.2013 Perşembe
Saat: Rolex TAG Heuer
Stad: Wembley
Ekipman Pioneer Kenwood
Vuruş Gücü Sig Sauer Parabellum
Serinlik Tuborg Heineken
Sürüş Kawasaki Ninja 300 Ducati Monster 696
Aktarım Turbo Nitro
Fırtına Bıldırcın Geçimi Kestane Karası
1 Mehmet ** Refik * (buçuklu)
2 Oray ** Kürşat **
3 Turgut T. *** Emre **
4 Turgut Y. ** Derya **
5 Sezai ** Özgür **
6 Murat ** Alper  **
7 Barış *** Kaan ***
8 Serkan ** Bora **

Midye çıkarma konusunda usta olsam ne çıkar
İnci bulamadıktan, inci bulamadıktan...
Zıtların birliği çok can yakıcı tanrım!
Gövdem metal, ruhum ise ahşaptan
-MUHTEŞEM AYIPLAR


Bir mıhın bir nal kurtardığına şahit olunmuşsa da, bir nalın bir mıhı kurtardığı vaki değildir. Çünkü nalın karşılaştırmalı üstünlüğü açıktır. Bu teze karşı anti tezimi ortaya koyup diyorum ki  mıh canımızdır, can damarımızdır. Aksini düşünenler bir maçın görülmeden yorumunun yazılamayacağını iddia ediyorlar. Oysa ki kör savaşçı Fahrettin Cüreklibatur’un görmeyen gözleriyle onlarca Bizanslıyı okladığına pek çok kez şahit oldular.

Hızlandıkça uçuşumuz, daha da yakınlaşır şafak diyerek Hannibal ve Tatar Ramazan arasında geçen kıran kırana rekabetin öyküsünü duru görü yöntemiyle dillendirmek isterim sizlere. Durumuz körleşmeden başlayayım hikayeye.

Kartacalı Hannibal, fillerle güçlendirdiği ordusunu Alplerden aşırıp, Tatar Ramazan ordusunu sisler uykusunda bastırmak için ani vuruşa geçmişti. Kalede Refik mono blok tekniğiyle vurduğu degajlarla oyunu açıyor, Kürşat defansif odaklı istihkamlar peşinde koşuyordu. Emre savunmanın göbeğinde blokajlarıyla nam salıyor, Libero Derya arkaplanda sansasyonel hareketler peşinde koşuyordu.  Özgür bir sağ açıktan bir sol açıktan pas lojistiğini sağlarken, Alper cansiperane hücumlarıyla göz dolduruyordu. Kaan ofansif hattın vazgeçilmez mimarı olarak mancınıkları randımanlı çalıştırırken, Bora Koçbaşı ile Tatar Ramazan kapılarını yerle yeksan etme derdindeydi.

Lakin Ovacıklı Tatar Ramazan burası Sparta diyerek Hannibal’in saldırısını başarıyla geri püskürtmeyi başarıyor, Hannibal güçlerini kinetikten potansiyele döndürmeyi başarıyordu. Mehmet kalede nam üstüne nam katarken, Oray defansın mirengi noktasında aktif çalışmalar peşinde koşuyordu. Turgut T. En başarılı stoper seçilecek enfes çabalarıyla katkı yaparken,  rüzgarın oğlu Turgut Y. sağ kanattan bindirmeler yapıyordu. Sezai orta alanda maestro görevini başarıyla icra ederken, Murat hücuma da yaptığı katkılarla göz dolduruyordu. Pusuya yatmış Barış, tek vuruşlarıyla Haninnbal’i tel tel döküyor, Serkan bitirici vuruş peşinde sahanın her noktasını arşınlıyordu.

Tatar Ramazan, Sarıkız’ın ak sütü gibi övgüleri hak ederken, Hannibal yenildik ama ezilmedik diyerek ofise başı dik dönüyordu.

Gününün nasıl geçtiği hiç önemli değil
Eve her zaman başın dik olarak dön