Tana French İz Sürücü kitabında okurları gri ve puslu atmosferi ile ünlü İrlanda’nın Batısına götürüyor.
Emekli
bir polis memuru olan Cal Hooper satın aldığı harap bir kulübeyi onarmak,
dağlarda yürümek, eski polis içgüdülerinden kurtulmak için İrlanda’da bir ufak
kasabaya yerleşiyor. Emekliliğinde yaşamak için internet videolarından izleyip
beğendiği İrlanda’yı dil sorunu da çekmeyeceği için tercih ediyor.
Ağır
ritimli başlayan kitapta Tana French anlatmak istediği hikayeyi okurlara usul
usul ve sağlam cümlelerle getiriyor.
Trey
adında bir çocuk kayıp olduğunu düşündüğü kardeşi Brendan'ı bulması için Cal’i
bir şekilde iz sürmeye ikna ediyor. İz sürerken şehirden epey uzak bu küçük
kasabanın karanlık yönlerini de keşfetmeye başlıyor.
Yirmiikilik
Henry tüfek, tavşan avı ve çiftlik hayvanları ile vahşi batı stilinde bir hikaye okuyoruz.
Cal iz
sürerken bir yandan Trey’e ahşap işlerini öğretiyor bir yandan da atış eğitimi
veriyor. Bu küçük kasabadaki gençlerin sıkıntılarını, bir an önce kurtulup
Londra’da Dublin’de hayata atılmak istemelerinin nedenlerini Cal geri planda
bizlere anlatıyor. Brendan’ın da diğer gençler gibi ailesine haber vermeden
şehre gitmiş olabileceği ihtimali üzerinde duruyor.
İzler bakalım Cal’i nereye götürecek?