Bu
yüzden sevdaları mahzundur
Yürekleri
kallavi!
Alınları
ihanet vurgunudur.
Gözleri
intihar mavi...
|
Kalan Kalır
Vur sırtına, vur sırtına
Dostun oldum vur sırtına
Madem ki ben kaldıramam
Derdimi al vur sırtına
Duman kalır, duman kalır
Ocak tüter duman kalır
Ben yanarım hiç tükenmem
Benden sonra duman kalır
Ah ne fayda, ah ne fayda
Kefen beyaz ha ne fayda
Bir hayına yas dökersin
Kadrin bilmez ah ne fayda
Kalan kalır, kalan kalır
Giden gider kalan kalır
Ben giderim geri gelmem
Benden sonra kalan kalır
Meydan kalır, meydan kalır
Yiğit ölmez meydan kalır
Yere vurma hatırımı
Sana kahpe meydan kalır
-Yusuf Hayaloğlu
|
(herkesin bir feridesi vardır bilmezmiyim
herkesin bir ayakkabısı gibi birde şarkısı
herkesin bir kimsesi vardır bilmezmiyim
bir de kimsesizliği..)
martılar gelmezdi ki
sizin ordan
martılar sizindi ey
evlerinin önü deniz
bizde ölen kartallardan,
dağlardan size haber veririz
bir bakımlık deniz, bir avuç imbat göndermediniz!)
|
Seni Bir Tufan Gibi Sevdim
I
seni bir çığlık gibi sevdim
uzanıp sesimin avlularına sen de her sabah
sabah... sevince bir sevgiyle gideriz
sonra durur vitrinlerden çiçekleri seyrederiz
puştluklar bizi seyreder,
biz çiçekleri...
II
seni bir kar gibi sevdim
üşüye üşüye eridim!
bak, kentleri de, dağları da bozdular
başka rüzgârlar giydirdiler kentlere
dağlara başka tüfekler
kalk,
gidelim
buralardan gidelim!
III
seni bir namlu gibi sevdim
sen tetiklerimi ezberliyordun
kıyametler koparken alnından bu kentin
geceydi... ansızın seni bir tufan gibi sevdim
bedenim alabora!
-Yılmaz Odabaşı
|
'severim
severim sevmesine de seni
eski bir
hüzünle
durmadan
büyür içimde bir Girit yasemini'
yaklaşmışım
ve deniz
atmışım dudaklarımla dudaklarına
|
Aşk ve Kuyruklu Yıldız
Gittiğim bütün hekimler aynı
şeyleri söylediler,
söz birliği etmişcesine,
'aşk hastalığıdır bunun adı
ve çok sarsar insanı bu yaştan
sonra.'
Oysa ne yalan söyleyeyim,
ben yalnızca
bir kuyrukluyıldıza
çarptığımı sanmıştım,
yaşamın çıkmaz sokaklarında
yürürken,
yüreğim bir patlamayla
aydınlanınca...
-Akgün Akova
|
Taş da yumurtanın üstüne
düşse, yumurta da taşın üstüne düşse, olan yine yumurtaya olur. -Yunan Atasözü
Şehre iki sepet bok gönderseler birinin adresi bizim
evdir. – Ermeni Atasözü
Si vis pacem, para
bellum..
Veritas temporis filia
O Benim İşte
Biraz kül, biraz duman,
O benim işte...
Kerem misali yanan,
O benim işte...
İnanma gözlerine ben ben
değilim
Beni sevdiğin zaman,
O benim işte...
-Ümit Yaşar Oğuzcan
Taş duvarlar değildir
zindanı zindan yapan ya da demir parmaklıklar kafesi yaratan.
-Natalie Babbitt / Ölümsüz Aile
Bin kere mazlum olsan da
bir kere zalim olma. Ne olursan ol yine gel! Gel…Aynı kapıyı açan iki anahtar
yüreğimde…
Sana çöl gibi gelen o göl
diyorsa göldür. -Necip Fazıl
Efendimiz acemiliktir,
acemilik olmalıdır. -Turgut Uyar
Nebati Toprak : Her türlü
bitki türünün sağlıklı olarak yetiştirilmesi için elverişli toprak çeşididir.
Nebati toprağın içeriğinde yabancı ot tohumu barındırmaz, nematod ve
patojenlere karşı steril bir üründür. Elenmiş olduğu için kullanımı kolaydır.
“Kapı açılır, sen yeter ki
vurmayı bil...” Rumi
Döğüşenler de var bu
havalarda
El, ayak buz kesmiş, yürek
cehennem
Ümit, öfkeli ve mahzun
Ümit, sapına kadar namuslu
-Ahmed Arif
Bir gün tiyatronun
ışıkları sönecek, zil sesleri susacak ve tiyatro perdesi sonsuza kadar üzerime
kapanacak. İşte o zaman giderken tüm üzüntülerinizi yanımda götürerek size
sadece kahkahaları bırakacağım.
Tiyatronun ışıkları söndü 17
Kasım 2019’da bir kez daha söndü.
Söylenmemiş sevgilerde
Açılmamış şarapların tadı
var
Geceler senden önceydi
Şafağı gördüm sende
Tutkulu duyguların
yansıyan ışığıydı
Parlayan gözlerinde
Yasaklar davet gibi
çağırdı olmazlara
Her zaman hep sana yöneldi
duygularım
Aklımın dur dediği
yerlerde duramadım
Yasaklar davet gibi
çağırdı olmazlara
Çıkmazlar sokağında hep
seni sabahladım
Olmazı olur sandım
Yoruldu umutlarım
Tutku, duygularımın
yansıyan ışığıdır
Parlayan gözlerimde…
Yıldız Kenter
Doğum: 11 Ekim 1928 /
Ölüm: 17 Kasım 2019
ŞARKI
/ TÜRKÜ DENİNCE:
Hoşçakal (İşte Gidiyorum)
(Kazım Koyuncu)
İşte gidiyorum bir şey
demeden
Arkamı dönmeden şikayet
etmeden
Hiç bir şey almadan bir
şey vermeden
Yol ayrılmış görmeden
gidiyorum
Ne küslük var ne pişmanlık
kalbimde
Yürüyorum sanki senin
yanında
Sesin uzaklaşır her bir
adımda
Ayak izim kalmadan
gidiyorum
Geldiğinde kalbim de
kırılmadı
Gönül kuşu şarkıdan
yorulmadı
Bana kimse sen gibi
sarılmadı
Işığımız sönmeden
gidiyorum
Daha Senden Gayri Aşık Mı
Yoktur
Nedir Bu Telaşın Vay Deli
Gönül
Hele Düşün Devr-İ Adem’
Den Beri
Neler Gelmiş Geçmiş, Say
Deli Gönül
Şu Fani Dünyada Umudunu
Yüz
İnanmazsan Var Kitaba Yüz Be Yüz
Evin Mezaristan , Malın
Bir Top Bez
Daha Duymadınsa Duy Deli
Gönül
Günde Bir Yol Duman Çöker
Serime
Elim Ermez Gidem Kisbü
Karıma
Kendi Bildiğine Doğrudur
Deme
Var İki Kamile Sor Deli
Gönül
Gördüm İki Kişi Mezar
Eşiyor
Gam Gasavet Gelmiş ,
Boydan Aşıyor
Çok Yaşayan Yüze Kadar
Yaşıyor
Gelde Bu Dünyayı Yor Deli
Gönül
Mevlam Kanat Vermiş
Uçamıyorsun
Bu Nefsin Elinden
Kaçamıyorsun
Ruhsati Dünyadan
Geçemiyorsun
Topraklar Başına Vay Deli
Gönül