Cenneti cehennemi
kimse görmedi gönül;
Söyle haydi kim
geldi öte dünyadan gönül?
Umudumuz,
korkumuz öyle bir şeyden ki,
Adından, sanından
başka nesi belli gönül?
-Hayyam
Ömer Hayyam bugün
hayatta olsaydı, yaşadığımız çılgın dünya için şundan başka ne diyebilirdi?
Bu ömür kervanı
bir tuhaf gelir gider
Kazancın,
yaşamasını bildiğin günler
Saki, bırak şu
yarını düşünenleri
Geçti gidiyor
gece, geçmeden şarap ver.
-Hayyam
-------------------------
Hayko Cepkin -
Kurtalan Ekspres - Yeni Bir Gün
----------------------------------
Titanik 14 Nisan
1912 gecesi Yeni Dünya'nın denizlerine gömüldüğünde, en seçkin kurbanı bir
kitap olmuştu…" Bu sözler Lübnan kökenli Fransız yazar Amin Maalouf'un
1988'de yayımlanan tarihi romanı Semerkant'ta geçiyor.
Sözü edilen
kitap, 11. yüzyıl bilginlerinden İranlı Ömer Hayyam'ın Rubaileri'ydi. Bu
şiirlerin çok sayıda yazılı kopyası olsa da bu kitap yeganeydi. Maalouf'un
romanında anlatılan da onun hikâyesiydi.
Tarık Bin Ziyad.
Endülüs' ü fetheden Emevi komutanı. Cebelitarık Boğazı'na adı verilmiştir.
Arapça'da "cebel" dağ demektir. Cebel-i Târık, "Tarık'ın
dağı" anlamına gelmektedir.
7000 kişilik
ordusu ile Cebelitarık Boğazı'nı geçen Tarık bin Ziyad İspanya'ya çıkar çıkmaz
gemileri yaktırarak askerlerinin geri dönme umudunu kırdı. Askerlerine şu
tarihi sözleri söyledi: “Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi
düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır
kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak
ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz
vardır.”
-------------
Hz. İsa, Chuck
Norris ve bir rahip, bir gölün üzerinde küçük bir tekneyle
gidiyorlarken tekne su almaya başlamış.
Bakmış tekne
batacak, İsa hemen adımı atmış ve suyun üstünde yürümeye başlamış. Bunu gören Chuck
Norris de
aynı şekilde
dışarı atlayıp, suyun üstüne yürümeye başlamış. Yapacak bir şeyi kalmayan rahip
de ellerini göğüs hizasında
birleştirmiş:
"Tanrım, sen benim yardımcım ol!" diye dua etmiş ve aynı şekilde suya
bırakmış kendini fakat anında
batmış ve yüzme
bilmediğinden boğulmuş.
Suçluluk duygusu
hisseden İsa, Norris'e dönerek üzgün bir şekilde:
-Keşke ona
(bastığımız) taşların nerede olduğunu söyleseydik demiş
Chuck kendisine
şöyle cevap vermiş:
"Hangi
taşlar?"
Fransa'nın
turnuvadan elenmesinin ardından Zidane milli takım kariyerine son verdiğini
açıklasa da, daha sonra Raymond Domenech tarafından ikna edilerek 2005 yılının
Eylül ayında milli takıma geri dönmüştü. Takım arkadaşı Thierry Henry, bu
dönüşü şöyle yorumlamıştı: "Fransa'da herkes Tanrı'nın varlığının
farkındadır. Zidane, Milli Takım'a geri döndü. Tanrı geri döndü... Söyleyecek
başka bir şey yok."
-----------------------
Zizou
"Toz değil
kül olmayı yeğlerim" Zidane muhtemelen jübilesi olacak final maçında
kalsaydı muhtemelen bir gol daha atacak ve Fransa, futbol klişeleriyle
söylersek, "kupayı kucaklayacaktı". Olmadı. Bence sağlık olsun!
Velhasıl Zizou, ağır adımlarla soyunma odasına gitti ve bir daha da oradan
çıkamadı. Doğal olarak tribünler ayağa kalktı, gürültü kıyamet.Gazeteler ertesi
gün "bacısına küfredildi" dedi önce. Oysa Zizou'yu tanıyanlar,
oyuncunun küfürlere karşı şerbetli olduğunu söylüyorlardı. Sonra çıkan
söylentilere bakılırsa İtalyan Materazzi, Cezayir asıllı Zidane'a
"terörist" demişti. Terörist! Zinedine Zidane, futbol dünyasındaki
ismiyle "Zizou", Dünya Kupası final maçında İtalyan oyuncu
Materazzi'nin göğsüne kafa attı. Materazzi yere düştü. Yardımcı hakemlerden
biri olayı gördü, oyun durdu. Hakemlerin istişaresinin ardından Arjantinli
hakem koştu geldi, doğal olarak kırmızı kart gösterdi. Fransa Milli Takımı'nın
çoğu siyahlardan, azınlıklardan oluşuyor, çoğu Paris'in arka sokaklarında
arabaları yakan çocuklarla aynı yerden geliyor. Mavi'ler adına sahaya çıkanlar
varoş çocuğu yani. Tıpkı Zizou gibi. Babası küçükken ona "Göçmensen iki
kat daha fazla çalışman gerekir" dediği için hep çok çalışkan olmak
zorunda kalan Zidane Marsilya'nın azınlıklar için çok belalı olan sokaklarından
geliyor. Hayatını okuduğunda görüyorsunuz ki, hep başarılı olmak zorunda
kalmış. Şimdi 34 yaşında. Yani profesyonel futbola başladığı ve ilk büyük başarısını
aldığı 16 yaşından beri, tam 18 yıldır durmadan çalışmış Zizou. Avrupa'nın en
pahalı futbolcusu olmuş. Tek derdi sokakların kendisine biçtiği kaderi ya da
kederi yenmek olan bu adam, en sonunda, tam futbolu bırakacakken, belki de
Fransa'ya kupayı kazandıracakken, yani tam şeytanın bacağını kıracakken... En
beklenmedik anda çıkar insanın karşısına eski yaraları. Ve eski yaralar, eski
usullerle tedavi edilir. Zengin çocukları gelip tam onları yenecekken sen,
"haddini bildirirler" sana, kapıcı çocuğu olduğunu hatırlatırlar.
İşte o anda iki seçenek vardır. Ya toz olursun ya kül. Şöyle ki...
"Terörist" takımı! Herkes Zizou'yu eleştirdi, "şeytana
uydu" dediler, "Yapmasaydı büyük adam olurdu" dediler. Ben
şahsen tebrik etmek istiyorum kendisini. Çünkü bir yerden sonra oyunun
büyüklüğü, alacağın payelerin parıltısı, durumun sana yüklediği zorunluluklar,
sonunda elde edeceğin kupanın pahası, "uygunsuz" davranışlarının yol
açacağı ayıplamalar o kadar da önemli değildir. Sen bir arka sokak çocuğusundur
ve geldiğin yere küfredilirse kafayı atarsın. Sokaklar böyledir; kül olmayı
seçersin. Hayatta kalmayı değil, olduğun gibi var olmayı seçersin. Yoksa
zengin, apartman çocuklarına benzedim diye havaya girersen, orada kalmak için
geldiğin yerden gelmemiş gibi yaparsan ufalanıp ufalanıp toz olursun. Belki
madalyalar, kupalar verirler sana ama geceleri yatakta dönüp durursun.
"Niye kafa atmadım?" diye kendini yer durur, kendine ettiğin bu
ihanetin altında ezilip ufalanıp, dedim ya, toz olursun. Ve bence, insan
dediğin ufalanıp toz olacağına yanıp kül olsun. Var olmak için sürüngenler gibi
hayata, zamana tutunup, yapışıp kalacağına, savrulsun, yaşasın. Velhasıl,
Zizou'nun kafasına sağlık! Sevgili, çalışkan varoş çocuğu...
Ece TEMELKURAN-12
Temmuz 2006
MÖSYÖ RÖNE
Ateş olsa cürmü kadar yer yakar” hiç de gerçekçi bir deyiş değildir. Tersine, bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir atlı, bir atlı bir savaş, bir savaş bir vatan kurtarabilir. Hayatın ta kendisi gibi...
istiklal savaşı
gençleriyiz biz
tarihe koç türkler
diye şan verdikyurdumuza düşman çiğnetmeyiz biz
ulu gazimize imtihan verdik
haykırdı yılmaz türkler
yine patlayan
toplarşahit o günler
kılıçtan kılıçtan süzülen kanlar
istiklal savaşı
tipide karda
kartallar avladık
sakaryalar’dasakarya önünde dumlupınar’da
ulu gazimize imtihan verdik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder