AF DİLEKÇESİ
Hiç mi bağışlanası kusurum yok aralarında?
Bir hafifletici neden?
En azından tarihe geçecek bir sevişme
Bir uzun gece...
Hiç büyülü bir söze bir kelime oyununa muhtaç değilim
Açık ve sade söylüyorum
Beni affet!
Beni affet!
Bu kara büyüyü kaldır!
Beni affet!
Etme eyleme
Beni affet,
Beni affedilmez eyleme,
Beni af eyle,
Azad et,
Kurtar,
Hangisi işine gelirse?
Yılmaz Erdoğan
Hiç mi bağışlanası kusurum yok aralarında?
Bir hafifletici neden?
En azından tarihe geçecek bir sevişme
Bir uzun gece...
Hiç büyülü bir söze bir kelime oyununa muhtaç değilim
Açık ve sade söylüyorum
Beni affet!
Beni affet!
Bu kara büyüyü kaldır!
Beni affet!
Etme eyleme
Beni affet,
Beni affedilmez eyleme,
Beni af eyle,
Azad et,
Kurtar,
Hangisi işine gelirse?
Yılmaz Erdoğan
fazla tevazu kibirdendir
Kibir öyle bir kuştur ki, bir kanadı abartılı tevazu, diğer
kanadı ise gizli alaycılıktır.
mağrur olma padisahim senden buyuk allah var
haddini aşan şey zıddına döner
“doğuya fazla giden batıya düşer; aksi de
geçerlidir bunun."
estağfurullah demek yerine eyvallah demeyi bilmek lâzım
tevazusu
olmayanın terazisi de olmaz
bu ülkede üç tane
mütevazi insan gösterilecekse, ben üçüncüsü değilim birincisiyim (ümit özat)
Bir adam kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek
alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi birşey yapmış
olmak için bunu Hacı Bektaş Veli’nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister.
O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu. Durumu Hacı Bektaş
Veli’ye anlatır ve Hacı Bektas Veli helal değildir diye bu kurbanı geri
çevirir. Bunun üzerine adam mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlana’ya
anlatır. Mevlana ise bu hediyeyi kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli’ye
de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlana’ya bunun
sebebini sorar.
Mevlana şöyle der: – Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir
şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul
ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergahı’na geri gider ve
Hacı Bektaş Veli’ye, Mevlana’nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini
bir de Hacı Bektaş Veli’ye sorar.
Hacı Bektaş da şöyle der: – Bizim gönlümüz bir su
birikintisi ise Mevlana’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla
bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı
o senin hediyeni kabul etmiştir.
hararet nardadır sacda değildir,
keramet baştadır tac’da değildir
her ne arar isen,
kendinde ara,
kudus’ta mekke’de hac’da değildir
gönül kâbesine girmesin hülya,
nefsine hakim ol düşme bed hûya.
kirleri arıtan baksana suya,
hep yüzü yerlerde, buç’da değildir
güvercin donunda
duran
cümle eksikler
bitiren
beş taşı şahit
getiren
hünkâr hacı
bektaş veli
“Hacı Bektaş Veli, Rum
sınırına gelince yolunun çevrildiğini görür, 'Bismillah ve billah' (!)
deyip, sıçrayarak, ulu arşın tavanına yetişir. Melekler, elifi taçla
karşılarlar Hacı Bektaş’ı. Hacı Bektaş Veli bir güvercin şekline girip, uçarak
Sulucakaraöyük'e inmeyi başarır ve bir taşın üstüne konar.”
İtil, atıl ama,
satılma!
Doğrul, devril
ama, eğilme!
Beslen, uslan
ama, yaslanma!
Tanış, konuş,
yaklaş ama, uzaklaşma!
Zulmü devir,
nefsi devir ama, çam devirme!
Rakibini geç,
sınıfını geç ama, gülüp geçme!
Ev al, araba al,
abdest al ama, beddua alma!
Okumaktan zarar
gelmez ama, lânet okuma!
Elini aç, gözünü
aç, kapını aç ama, ağzını açma!
Davet et, hayret
et, af et, tevbe et ama, ihânet etme!
Satıcı ol, alıcı
ol, kalıcı ol, bulucu ol ama, bölücü olma!
Hedefe koş,
cihada koş, yardıma koş ama, ortak koşma!
Fidan besle,
hayvan besle,çocuk besle ama, kin besleme!
Emek ver, kulak
ver, bilgi ver ama, hiçbir zaman, boş verme!
Eşini beğen,
işini beğen, aşını beğen ama, kendini beğenme!
Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama, yerinde
sayma!
Paranı ver,
gönlünü ver, selam ver, canını ver ama, sırrını verme!
Mevlana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder