22 Temmuz 2011 Cuma

Revizyon Bulutları

bazen inşaat müteahhitleri çizimleri yanlış anlar / sometimes contractors may missunderstand drawings
 
 

18 Haziran 2011 Cumartesi

Gaz Türbini / Bildiğin Uçak Motoru

SGT5-PAC 4000F Doğal Gaz Türbini 270 MW’lık enerji üretebilmektedir. İki adet gaz türbini kurulması halinde, basit çevrimle çalışmaya başlayan üniteler, her iki üniteninde devreye alınması ile senkronize olarak çalışıp 540 MW’lık enerji üretebilmektedir.

Türbinin içindeki iç sıcaklık yaklaşık 1240 °C, baca gazı sıcaklığı ise 580 °C civarındadır. Baca gazı çıkışına bağlanacak buhar türbini ile kombine çevrim oluşturulabilmektedir.

SGT5 8000H ise buharla beraber kombine çalışınca yaklaşık 530 MW enerji üretimine olanak vermektedir.



Gaz Türbini

Generator


16 Haziran 2011 Perşembe

Bir Fahişenin Anıları

Francesca Petrizzo  
Sayfa6 Yayınları 




Bir efsaneye göre bin pınarlı İda Dağı'nda bir güzellik yarışması yapılmış. Tek jüri üyesi olan Truva kralı Priamos’un oğlu Paris, Yunanlı güzel Helen’in aşkını vaat eden Afrodit'e büyük ödül olan elmayı vererek seçimini yapmış. Varoluşsal düzende özgür iradeyle yapılan her seçim, kaçınılmaz olarak kendi sonucunu doğurur. Paris’in bu seçimide Truva savaşına neden olur.

Francesca Petrizzo, bu kitapta, “Benim hikayemin sonu, katılmadığım bir yağmalamadır” diyerek söze başlayan Helen’in hikayesini bize anlatmaktadır. Helen’in küçüklüğünden başlayan hikayesinin sonu, Truva’nın alev alev yanmasıyla son bulur.

Diomedes’le ilk aşk serüvenini yaşayan genç Helen, daha sonra Kral Agamemnon’nun kardeşi Menelaos ile evlenir. Çokta gönüllü olarak başlamadığı bu evlilik zaman içinde daha büyük mutsuzluk ve bir kız çocuğu getirir Helen’e. Evlilik sıkıntılarını savaşçı Aşil’le oynadığı kaçamak aşk oyunlarıyla gidermeye çalışan Helen, kızı dahil her şeyini bırakıp Paris’in ardına düşer.

Başta çok şehvetli yürüyen Parisle ilişkileri, sonrasında yerini sıradanlığa bırakır. Helen’in bu dönemindeki hayatında atları eğiten Hektor’u, Hektor'un kızkardeşi Kassandra’yı da izleriz vitrinde. Bu başarılı romanda adına aşk denilen tatlı maceranın bir kadının ruhunu, bir şehri nasıl harabeye çevirdiğinin içten anlatımını bulacaksınız.

11 Nisan 2011 Pazartesi

İstatiksel Analizle Karışık Bir Maç Yorumu

BAMSI BEYREK7DELİ DUMRUL6
LokasyonKartal Ay Üssü Alfa
Tarih06.04.2011 Çarşamba
17:45-18:45 
CihazRedresörUPS
BağlantıWirelessTTNET
VitaminEB12 
ŞarkıDilek Taşı - Ferdi ÖzbeğenKaderimin Oyunu - Orhan Gencebay
Film72. KoğuşKaybedenler Kulübü
Bülent*Tugay*
Atilla**Güçlü**
Serkan***Ziya**
Ayhan***Türker**
Ahmet**Mustafa**
Orhan**Berk**
Kadir**Taner***
0,5 Süha**1/2 Süha **
Hamiş:
Bizde sözü geçer her gelenin, ama sanma sözü geçer hergelenin. 

Eren Alp’in arkadaşları Deli Dumrul ve Bamsı Beyrek’in yaşadıkları bozkır günden güne çoraklaşıyordu. Bozkırda bir zamanlar yeşil olan hangi bitki varsa artık rengini muhafaza edemiyor, görkemli dağlardan bozkıra esen yakıcı step rüzgarlarıyla özlerindeki bir damla suyuda hızla kaybediyorlardı. Bozkırda öteden beri “iki göç bir yangın eder” derlerdi. Bu nedenle kimse göç etmeyi kolay kolay göze alamıyordu. Issık Gölü ve çevresine bir sabah vakti inen Himalaya karları artık Bozkırı terk etme zamanının çoktan geldiğini işaret etmişti. Bu işaretle yollara düşen Deli Dumrul ve Bamsı Beyrek Farsın topraklarında akan  Talas Nehri kıyısında futbol molası vermişlerdi. Bu tarihi futbol maçının hikayesini gelin bizden dinleyin.

Deli Dumrul’lardan efsane kaleci Tugay kalede envai çeşit görsellikte plonjonlar yapıyor ancak 7 tane gole engel olamıyordu.  Güçlü daha önce Doğu’da gördüğü Çin Seddi’ni Talas Nehri kıyısında kurmaya çalışıyor belli ölçülerde muvaffak oluyordu. Ziya akınları başlatma göreviyle savunma ve forvet hattı arasında erketeye yatmış bir fırsatını bulsa banana kıvamında ara paslar çıkaracak. Türker ekstra enerjik bu maçta, koşuyor koşuyor, Bamsı Beyrek savunmasında fay hatları oluşturmaya çalışıyordu. Forvete yakın orta saha oyuncusu Mustafa paslaşmaları kumanda etmeye çalışıyordu. Berk ve Taner ikilisi yaratıcı akınlar icra ediyor, rakip kaleyi ablukaya alıyorlardı. ½ Süha takıma geçici enerji sağlıyor nakil hatlarında meydana gelen arızaları onarmaya çalışıyordu.

Bamsı Beyrek’lerden kavruk kaleci Bülent tık nefes kalesini korumaya çalışıyor, serçe parmağına gelen gürz darbesini engelleyemiyordu. Atilla Moğolların dayanıklılığıyla müdafa yapıyor, ara ara hücumda da etkili oluyordu. Serkan orta alanda tepelerde pusular kuruyor rakip savunmayı zor durumlara sokuyordu. Enerji üreteci Ayhan orta sahayı diri tutuyordu. Ahmet savunma gerisine hızlı koşular yapıyor, arada süratli şutlarla rakip kaleyi yokluyordu. Orhan yaygın savaş teknikleri uyguluyor tüm cephede izlenebiliyordu. Kadir forvette başarılı aktiviteler sergiliyor, savunmayı yıpratıyordu. 0,5 Süha ilk yarıda açılan gedikleri tereyağından kıl çeker gibi kapatıyordu.

Arkaik çağlarda oynanan bu futbol maçı 7-6 skorla Bamsı Beyrek’in olurken, Deli Dumrul şimdiden bir sonraki maçın stratejisini oluşturmaya başlıyordu. Ey kudretli Şaman öğret bize: Hesap etmeden vermeyi, Yaralarımıza aldırmadan savaşmayı, Hiç dinlenmeden çalışmayı. Horosan Erenlerinin bir sonraki futbol maçında görüşmek üzere diyor, hepinize iyi haftalar diliyoruz.

5 Nisan 2011 Salı

Nemfoman Bir Kadının Günlüğü / Gerçek Bir Yaşam Öyküsü

Valerie Tasso
Koridor Yayıncılık

Nemfoman Bir Kadının Günlüğü iyi bir aileden gelme, işletme mezunu, başından geçen cinsel ilişkiler dolayısıyla yaşadığı önemli dönüşümü anlatan Fransız bir kadının dokunaklı hikâyesi: Mezarlıkta mezar kazıcılar ile, Coca-Cola şişesine aşırı tutkun bir Arap ile, ahlaksız bir polis ile, aklınıza gelmeyecek yerlerde herhangi bir yabancı ile... Bu kadın, bir insanın sahip olabileceği en üst düzey özgürlüğü kullanarak her türlü deneyimi yaşıyor. O kadar büyük bir özgürlük ki, ne kendinize yakıştırırsınız, ne gerekli görürsünüz.

Kendine has ilişki tarzı onu, psikolojik baskısına maruz kalacağı komplocu bir adam ile sorgusuz sualsiz bir maceraya itiyor. Sonrasında hem bu acıya katlanabilmek için, hem de sınırını göremediği merakını tatmin etmek için yüksek sınıfa hizmet veren bir randevu evinde hayat kadınlığı yapmaya başlıyor. Orada erkeklerin zayıflığını, savunmasızlığını görüyor: Şöhretli adamlar, işadamları, siyasetçiler... Tüm bu erkekler onun kendisini ifade etmek için bildiği iki dile olan hevesini korumasını sağlayacaklar: Vücut dili ve yazı dili.

Herkese hitap eden bir kitap. Samimi, lafıni sakınmayan, cinselliğin o bilinen yoldan konuşulmadığı, sevginin cehennemin dibinde bile bulunabileceğini gösteren bir kitap.

Eksik kusur kalmamak için iki yakam bu cihanda bir araya geldide aldım kitabı ve okudum. Antropologlar da çok ilgileniyor bu konularla. Evlilik ve Ahlak kitabında Bertrand Russell tek eşli ataerkil ailelerin toplumlarda güç kazanmaya başlaması ile birlikte Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun gibi büyük aşkların yaşanma olasılıklarının kısıtlandığından dem vuruyordu. Bende hiç yaşayamadım böyle bir aşk. Demek ki üstat doğru söylemiş.

Bazi ünlülerimiz iiçnde Nemfoman söylentisi var. Bu söylentiler kulaktan kulağa, sehir efsaneleri gibi dallanıp budaklanıyor. Şimdi burada isim verip zan altında birakmayayım insanları. Birileri dedikodu yapıyor, biz de inanıyoruz. Sanki meclislerinde bulunduk, birinci gözden şahitiz. Çekemeyenler iftira atıyor olsa gerek.

Nemfomanlık bir hastalık, evlerden ırak olsun gözüm.

Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz demişler. Bize de yalnızlığımızı paylaşacak faniler nasip eyle Yüce Rabbim. Ama tek atımlık çıtırlardan olmasın ama...

4 Nisan 2011 Pazartesi

Plushenko vs. Yagudin

Evgeni Plushenko'dan tüm zamanların en komik gösterisi. Buz pateninin pro'ları neler yapıyor bir bakalım istedik.


Yarışmalar da bakıyorumda dereceye oynayan yarışmacılar bile gösterilerinde düşüyorlar, denge sorunu yaşıyorlar. Katarina Witt, Jayne Torvill-Christopher Dean zamanlarında ben yarışmacıların en ufak denge sorunu yaşadıklarını hatırlamıyorum.

Alexei Yagudin'e konu gelince o zaman Demir Maskeli Adam diyoruz. Erkekler ve bayanlar tarihinde en yüksek puan alan gösteridir. Özellikle kılıçla düello canlandırmaları ve buz üstünde imkansız denilecek ayak hareketleri ile Plushenko'yu geçmişti.

1 Nisan 2011 Cuma

Lületaşı ve Cam: Eskişehir















Çok Sesli Müzik Tek Sesli Müzikten Evladır

Çok sesli ve tek sesli müzik ayrımını küçükken pek yapamazdım. Hala da ayrım yapamıyorum ya neyse. TRT'de severek izlerdim konserleri. Klarnette Mustafa Kandıralı, kanunda Çoskun Erdem, Darbukada Güngör Hoşses ve diğer arkadaşları olurdu. Büyüklerimiz derlerdi tek sesli müzik yapıyorlar. Ben ne tek seslisi ya kaç tane ayrı çalgı var, bal gibi çok sesli işte derdim içimden. Kemanı var, kanunu var, yaylı tamburu, udu, darbukası envai çeşit.

Sonradan baktım ki hakikatten tek sesliymiş Klasik Türk Müziği. Genelde de Tek Sesli yapılar hakim bizde. Hicaz, Kürdili-Hicazkar, Nihavend, Rast, Uşşak ve diğerleri gibi. Mozart, Bethoveen gibi klasik müziklerde, Rock müziğinde, aynı anda farklı ritim ve notada çoklu ses harmoni içinde çalınıyor. Zor bir müzik türü olmalı. O kadar farklı sesi uyum içinde bir araya getirmek hüner ister. Çok sesli müzik kim ne derse desin daha çağdaş bir formdur.

Cumhuriyet öncesi toplum çok eşli evlilik yapıp tek sesli müzik dinlemeye alışmıştı, ancak Cumhuriyetten sonra tek eşli evlilik yapıp çok sesli müzik dinlemeye başladı insanlar. Bu da ilginç bir yaklaşım. En çok dinlenilen bestelerden biride Itri'nin bestelediği Veda Hutbesi- Allahümme Salli'dir. Led Zeppelin'in Kashmir şarkısıda en çok uyarlaması yapilan şarkı olmalı.

Boney M'in Rasputin şarkısı Katibim şarkısının bazı ezgilerini de içermektedir.

Demokratik olsun, çok sesli olsun.

31 Mart 2011 Perşembe

Yeraltı Edebiyatı

Beyaz Zenciler
Ingvar Ambjörnsen
Ayrıntı Yayınları / Yeraltı Edebiyatı Dizisi


Asilerin,
kaybedenlerin,
hayalperestlerin,
küfürbazların,
günahkarların,
beyaz zencilerin,
aşağı tırmananların,
yola çıkmaktan çekinmeyenlerin,
uçurumdan atlayanların…
dili, sesi
Yeraltı Edebiyatı…

Ayrıntı Yayınları'nın Yeraltı Edebiyat seçkisi bu satırlarla başlıyor. Ingvar Ambjörnsen'in Beyaz Zenciler kitabında hayata tutunamayanlar gayet güzel işlenmiş. Aslında hepimiz hayata tutunmakta güçlük çekiyoruz. O nedenle kendinizden de bir şeyler bulabilirsiniz bu kitapta.

Kaybedenler konusunda Samuel Beckett en güzelini söylemiş:

"hep denedin.
hep yenildin.
olsun.
yine dene.
yine yenil.
daha iyi yenil." 

Siz siz olun denemekten asla vazgeçmeyin. Tekrar tekrar denemekle, tekrar tekrar yenilmekle bir süreç yaşanıyor. Önemli olan da bu sayısız denemelerin bizlere getirdiği katkılardır. Marifet yenmek yenilmek değil, insan kalabilmek elbette. Çoşkuyu, isteği kaybetmemek, at kıçına yapışan sinek gibi sımsıkı sarılmak hayata, sonuç ne olursa olsun.

Nordic Walking

Nordic Walking denen yürüyüş biçimine Sarıgerme Aldiana'da rastlamıştım. Normal bildiğimiz yürüyüşün ellerde kayak sopası ile yapılanı. Ankara'da Finlandiya'lı Büyükelçi bu sporu yapıyormuş. Bu spor Finlandiya'da ortaya çıkmış ve pek yakında dünyanın her tarafına yayılacakmış. Vücudun alt kısmını da, üst kısmını da eşit olarak çalıştırıp, uzun yürüyüş adımları sağlayıp, daha fazla enerji yakılmasını sağlıyormuş. Yabancı ad ya Nordic Walking ilgimizi çekiyor hemen. Yoksa Anadolu’da bizim sığırtmaçlar, çobanlar yüzlerce yıldır ellerinde değnekle yürüyorlar zaten. Yeni değil ki bu spor bizde. Biz onu bunu bilmeyiz. Bir bildiğimiz Walking Like An Egyptian ile Moonwalker'dır. Gerisi hikayedir. Doğa ile iç içe olmak için yürüyüşlerde bir koltuk altına kuzu, bir koltuk altına oğlak alırsanız yürüyüşlerde hem spor yapmış olursunuz hem de arada onları besler, iyilik etmiş olursunuz. Çok sıcak kanlılar, kayak sopaları gibi değiller.

Abb shaper'lar, taibo'lar, bilimum eksantrik uçarılıklar. Esir almışlar hepimizi. Bu ürünlerin reklamlarında önceki hali göbekli, kullandıktan sonraki hali kaslı biri olur daima. Ama sen alıp kullanmaya başlarsan o kaslara ulaşmak için yüzlerce yıl yırtınırsın. Fine tunning modundan ayar olmamak için sporlu günler sizlerin olsun.

100 Temel Eser – T.C. Milli Eğitim Bakanlığı

TÜRK EDEBİYATI 
1 •  M. Kemal Atatürk -Nutuk 
2 •  Kutadgu Bilig'den Seçmeler   
3 •  Dede Korkut Hikâyeleri   
4 •  Yunus Emre Divanı'ndan Seçmeler   
5 •  Mevlana -Mesnevî'den Seçmeler 
6 •  Nasreddin Hoca Fıkralarından seçmeler   
7 •  Divan Şiirinden Seçmeler   
8 •  Halk Şiirinden Seçmeler   
9 •  Evliya Çelebi  -Seyahatnâmesi'nden Seçmeler 
10 •  Kerem ile Aslı   
11 •  Samipaşazade Sezai -Sergüzeşt 
12 •  Halit Ziya Uşaklıgil -Mai ve Siyah 
13 •  Hüseyin Rahmi Gürpınar -Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
14 •  Ahmet Rasim -Şehir Mektupları 
15 •  Ahmet Hikmet Müftüoğlu -Çağlayanlar 
16 •  Ömer Seyfettin -Hikâyelerden Seçmeler 
17 •  Mehmet Âkif Ersoy -Safahat 
18 •  Ahmet Haşim -Bize Göre 
19 •  Yahya Kemal Beyatlı -Eğil Dağlar 
20 •  Yahya Kemal Beyatlı -Kendi Gök Kubbemiz 
21 •  Abdulhak Şinasi Hisar -Boğaziçi Mehtapları 
22 •  Ruşen Eşref Ünaydın -Diyorlar ki 
23 •  Yakup Kadri Karaosmanoğlu -Kiralık Konak 
24 •  Yakup Kadri Karaosmanoğlu -Yaban 
25 •  Refik Halit Karay -Memleket Hikâyeleri 
26 •  Refik Halit Karay -Gurbet Hikayeleri 
27 •  Halide Edib Adıvar -Sinekli Bakkal 
28 •  Halide Edib Adıvar -Mor Salkımlı Ev 
29 •  Reşat Nuri Güntekin -Anadolu Notları 
30 •  Reşat Nuri Güntekin -Çalıkuşu 
31 •  Falih Rıfkı Atay -Çankaya
32 •  Falih Rıfkı Atay -Zeytindağı 
33 •  Faruk Nafız Çamlıbel -Han Duvarları 
34 •  Nazım Hikmet -Memleketimden İnsan Manzaraları 
35 •  Şevket Süreyya Aydemir -Suyu Arayan Adam
36 •  Memduh Şevket Esendal -Ayaşlı ile Kiracıları 
37 •  Peyami Safa -Dokuzuncu Hariciye Koğuşu 
38 •  Peyami Safa -Fatih-Harbiye 
39 •  Nihad Sami Banarlı -Türkçe'nin Sırları 
40 •  Ahmet Hamdi Tanpınar -Beş Şehir 
41 •  Ahmet Hamdi Tanpınar -Sahnenin Dışındakiler 
42 •  Samiha Ayverdi -İbrahim Efendi Konağı 
43 •  Necip Fazıl Kısakürek -Çile 
44 •  Sabahattin Ali -Kuyucaklı Yusuf
45 •  Ahmet Kutsi Tecer -Şiirler 
46 •  Ahmet Muhip Dıranas -Şiirler 
47 •  Âşık Veysel -Dostlar Beni Hatırlasın 
48 •  Orhan Veli -Bütün Şiirleri 
49 •  Cahit Sıtkı Tarancı -Otuzbeş Yaş (Bütün Şirleri) 
50 •  Kemal Tahir -Esir Şehrin İnsanları 
51 •  Orhan Kemal -Eskicinin Oğulları 
52 •  Sait Faik Abasıyanık -Kayıp Aranıyor 
53 •  Sait Faik Abasıyanık -Hikâyelerinden Seçmeler 
54 •  Halikarnas Balıkçısı -Aganta Burina Burinata 
55 •  Kemal Bilbaşar -Cemo 
56 •  Samim Kocagöz -Kalpaklılar 
57 •  Tarık Buğra -Küçük Ağa 
58 •  Necati Cumalı -Tütün Zamanı 
59 •  Rıfat Ilgaz -Karartma Geceleri 
60 •  Orhan Hançerlioğlu -7. Gün 
61 •  Fakir Baykurt -Kaplumbağalar 
62 •  Faik Baysal -Drina'da Son Gün
63 •  Abbas Sayar -Yılkı Atı 
64 •  Haldun Taner -Hikâyelerinden Seçmeler 
65 •  Oğuz Atay -Bir Bilim Adamının Romanı 
66 •  Aziz Nesin -Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 
67 •  Sabahattin Kudret Aksel -Gazoz Ağacı
68 •  Tarık BUĞRA -Osmancık 
69 •  Cemil Meriç -Bu Ülke 
70 •  Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL -Gençlerle Başbaşa 
71 •  Naki Tezel -Türk Masalları 
72 •  Salâh Birsel -Boğaziçi Şıngır Mıngır 
73 •  Bahattin Özkişi -Sokakta 

DÜNYA EDEBİYATI 
74 •  Beydeba -Kelile veDimne 
75 •  Eflatun -Devlet 
76 •  Eflatun  -Sokrates'in Savunması
77 •  Sadi -Gülistan 
78 •  Servantes -Don Kişot 
79 •  Balzac -Vadideki Zambak 
80 •  Viktor Hugo -Sefiller 
81 •  Goethe -Faust 
82 •  Daniel Daefo -Robenson Cruzoe 
83 •  Dostoyevski -Suç ve Ceza 
84 •  Gogol -Ölü Canlar 
85 •  Turgenyev -Babalar ve Oğullar 
86 •  Tolstoy -Savaş ve Barış 
87 •  Gustav Flaubert -Madam Bovary 
88 •  Charles Dickens -İki Şehrin Hikâyesi 
89 •  Knut Hamsun -Açlık 
90 •  Jack London -Beyaz Diş 
91 •  Rabindranath Tagore -Gora 
92 •  Ernest Hemingway -Çanlar Kimin İçin Çalıyor 
93 •  William Faulkner  -Ses ve Öfke 
94 •  İvo Andriç -Drina Köprüsü 
95 •  Paniat İstrati -Akdeniz 
96 •  John Steinbeck -Fareler ve İnsanlar 
97 •  M Selimoviç -Derviş Ve Ölüm 
98 •  Cengiz Dağcı -Onlar da İnsandı 
99 •  Cengiz Aytmatov -Beyaz Gemi 
100 •  Cengiz Aytmatov -Gün Olur Asra Bedel

Kimileri Sıra Dışı Oluyor

Yıldız Kız
Jerry Spinelli
Epsilon Yayınevi / Gençlik Kulübü Dizisi


Anlaşılmaz biriydi. Bugündü. Yarındı. Kaktüs çiçeğinin baygın kokusu, küçük bir baykuşun uçuşan gölgesiydi. Onu aklımızdaki bir panoya iğnelemeye çalıştık, ama iğne panoya saplanmadı ve o, uçarak uzaklaştı.

YILDIZ KIZ. Çölde gökyüzü kadar büyülü, ev sıçanı kadar garip ve adı gibi gizemli.

Okula tüm renkleri ve sesleriyle geldiği ilk günden itibaren sakin Mica lisesinin koridorları "Yıldız Kız, Yıldız Kız" mırıltılarıyla uğulduyordu. Leo Burlock'un kalbini tek bir gülümsemeyle ele geçirdi. Okulun ruhunu, neşesiyle bir anda değistirdi. Mica lisesi öğrencileri büyülenmişti.

Başta böyleydi.

Sonra onu karşılarına aldılar. Yıldız Kız'ı kendisinde farklı olan her sey için lanetlediler. Leo da bu panikle, Yıldız Kız'dan, onu yok edecek tek seyi, normal olmasını istedi.

Sıra dışılığa bir övgü olan bu kitapta Newberry ödüllü Jerry Spinelli popüler toplumun tehlikelerini; ilk aşk heyecanı ve ilhamiyla yoğun bir dokuda örüyor.

Kimileri sıra dışı oluyor,
Kimileri sıra üstü,
Kimileri sıra içi,
Kimileri sıra altı diyorlardı.
Siz sıranın neresindesiniz?

Jerry Spinelli'nin Yıldız Kız kitabını mutlaka okumalısınız.

24 Mart 2011 Perşembe

Welcome to America

Köpekler Alçaktan Uçar
Alek Popov
Özgür Yayınları / Roman Dizisi



Plastik kutu içinde gelen babalarının peşinden BCBG Bulgaristan'a Çakılı Başarısızlardan olmama motiviyle YDTB Yurt Dışında Tutunan Bulgarlar sınıfına katılmak üzere Amerika'ya giden Ned ve kardeşi Angel'ın hikayesi bu. Kitapta dediği gibi sizin endişe etmeniz gerekmez, okurken keyif alin, bu onların hikayesi.

Welcome to America tadında bir hikaye bekliyorsanız yanılırsınız, kardeşlerin başından geçen içten ve biraz buruk bir hiyayeyi espri katarak anlatıyor bize Alek Popov. Sıfırdan başlayıp yeni bir sayfa açabilmeleri Baruch Anı gibi pek çok tesadüfi olayin kaotik düzensiliğiyle mümkün olabilecektir, elbette buna ne kadar düzen denebilirse.

22 Mart 2011 Salı

Küçük Arı'yla Tanışmak İstermisiniz

Küçük Arı / Little Bee
Chris Cleave
Pegasus Yayınları / Bestseller - Roman Dizisi


Zulüm ve çatışmadan kaçan insanlara güvenli bir sığınak sağlama geleneği ile gurur duyan İngiltere'de madeni bir İngiliz sterlini olma hayalleri kuran Nijerya'lı Küçük Arı'nın hayatta kalma ve batı medeniyetine entegre olma çabalarını anlatıyor bize Chris Cleave bu kitabında.

İngilterede ki mülteci gözetim merkezinden kaçışıyla başlayan kitabın hikayesi çok daha gerilere petrol savaşlarının yaşandığı Nijerya sahillerine uzanıyor. Küçük Arı gibi diğer kızlarında hikayeleri "Adamlar geldiler" ile başlayıp beni buraya koydular ile son bulan acı dolu hikayeler.

Küçük Arı'nın kaderi bir şekilde kendini Batman sanan küçük oğlu ÿcharlie ile yalnız kalan Sarah'ın kaderiyle çakışıyor. Bu kesişim noktası her ikisi içinde bir savruluş anlamına geliyor. Hikaye buz düzlemde ilerlerken biz farkına varmadan hikaye ye daha bir derinden nüfuz ediyoruz.

Kraliçenin Küçük Arı'yı kucaklayıp kucaklamadığını öğrenmek için kitabı okumalısınız. Anlatılan hikayenin ruhunuza dokunacağını sizi şimdiden temin ederim.

11 Mart 2011 Cuma

Firmin'in Dünyasından İzlenimler

Firmin
Sam Savage
(Hümanist Entel Serseri)
Özgür Yayınları / Roman Dizisi


Firmin 1960'larda Boston'da Pembroke kitabevinde dünyaya gözlerini açmıştır. Annesi doğuma yakın yaralı durumda güvenli bir yer arayışındayken bu kitabevine sığınıyor ve kaderin cilvesine bakınki Firmin okumayla rahat rahat haşır neşir olacağı bir mekanda büyüyor. Önce çevresini tanımakla işe başlayıp, okumayı sökme ve nihayetinde filozof olma yolunda basamakları hızla çıkıyor. Bilgi birikimi ne kadar çoğalsa da fare bedeninde sıkışıp kalmanın, insanlara özenip yapmak istediği konuşmak gibi pek çok faaliyeti gerçekleştirememenin bunalımı sık sık günyüzüne çıkıyor.

Yemeğe çok düşkün olmasa da yemek yiyip hayatını idame ettirmek, bir yandan sürekli okumaları, bir yandan dünyayı tanıma isteği Firmin'in ruhunda dalgalanmalara neden oluyor. Pembroke'un kapanmasıyla bilim kurgu yazarı Jerry Magoon'un evine yerleşen Firmin'in yazar olma hayallerini ve şehir planlamacıları tarafından aşina olduğu çevrenin yerlebir olmasının Firmin'in dünyasındaki izlerini sürüyoruz.

Bir romanın başlangıç kelimelerinin çok önemli olduğunu belirten Firmin bakalım yazacağı kitapta edebi değeri çok güçlü başlangıç cümlesi bulabilecek mi?

Somaliye Köklerine Dönüş

Benim Ülkem
Waris Dirie
Orjinal isim: Desert Dawn Waris Dirie
Bilge Kültür Sanat / Yaşantı Dizisi
Ocak 2005


Çöl Çiçeği olarak tanınan top model Waris Dirie Somali'de dünyaya gelip kıtlıklarla, açlıkla, kadınlara karşı süregelen anlaşılmaz geleneklerle, kabileler arası iç savaşlarla daha da zorlaşan hayatına deve çobanı olarak devam etmeyi bırakıp Londra'da yaşamaya gidiyor. Büyük bir çıkışla Londra'da moda dünyasına adım atıp Birleşmiş Milletler’de Afrikalı kadınları bilinçlendirme yolundaki çabalarıyla sivil toplum hareketine katkı yapmaya uzanan bir çizgi.

Ailesi ile uzun yıllar görüşemeyen Waris, Somali’de iç savaşın en fazla yaşandığı dönemde tekrar anavatanına dönüp onlara kavuşma çabalarını çok akıcı bir dille aktarıyor. Geride bir çocuk bırakmışken tehlikelerle, bürokratik engellerle, belirsizliklerle dolu bir yuvaya dönüş yolculuğu okuyoruz birinci ağızdan.

Somali adı altında Afrika’yı daha yakından tanımak, göremediğimiz noktalara ışık tutmak ve bir dönüş yolculuğuna şahit olmak için okunmalı bu kitap. Kitabın çeviriside son derece başarılı yapılmış, akıcı bir okunma sağlıyor.

Kitapta belirttiği gibi deve çobanı bir kızın fotomodel olması kadar imkansız denildiği noktadan köklerine dönüş yolculuğunu Waris edebi bir üslupla anlatıyor.

5 Mart 2011 Cumartesi

Guguk Kuşu Yuvadan Uçtu

Guguk Kuşu
Ken Kesey
Turkuvaz Kitaplığı

Temmuz 2007, ISBN: 9944860161


one flew east, one flew west
one flew over the cuckoo s nest...
(Biri doğuya uçtu, biri batıya… Biri de guguk kuşunun yuvasından uçtu…)

diye bir tekerleme ile başlıyor kitap. Beat kuşağının önemli temsilcilerinden Ken Kesey’in bu romanının ilk baskısı 1963’te basılmış, kitaptan uyarlanan senaryosu ile filme alınmış, 1976’da beş dalda Oscar ödülü almıştır. Bizdeki ilk baskı Altın Kitaplardan yayınlanmıştı. Kesey gençliğinde Amerikan hükümetinin yaptığı uyuşturucu kullanılarak yapılan zihin kontrolü deneylerine gönüllü katılmış, bu deneyler esnasında yakından tanıma imkanı bulduğu akıl hastanelerinin bizlere yabancı iç dünyasını bu romanı ile aktarmıştır. Roman akıl hastanelerinin durumunu tartışmaya açmış, düzeltici önlemler alınmasını sağlamıştır. Kitap edebi değerinin yanında, toplumsal bir işlevde görmüştür.

Katı kurallarla yönetilen bir akıl hastanesi, hapisten yatmaktansa akıl hastanesine gitmeyi tercih eden McMurphy, yıllardır hastana de yaşayan herkesin dilsiz bildiği kızılderili şef Bromden ve diğer hastaların çevresinde gelişen olaylar anlatılıyor. Hikayeyi Bromden’in düşüncelerinden okuyoruz. Kuralcı sisteme karşı inatla ayakta duran McMurphy hastalar arasında kahraman gibi kabul görür. Bromden’in de dediği gibi çıkarlarına ters düşen durumlarda şiddet uygulayabilen sistem, karşı konulamaz bir yapı olarak karşımıza çıkıyor.

Kitaptan önce filmini izlendiğinde filmdeki karakterler bir türlü gözümüzün önünden gitmiyor, hayal gücümüzün sınırlandığı bir gerçek.                    

Beat kuşağının düşünce yapısını tanımak isteyenler için önemli bir edebi eserdir.

Geçtin işte mevsim gibi kapımdan, gözlerinde bulut, saçlarında çiğ.

Gökçeada