12 Kasım 2018 Pazartesi

Nana korobi ya oki Yedi kez düş, sekiz kez kalk


Namaste!
 
Genetik olarak biz Türkler kalp koroner hastalıklarına çok yatkın oluyormuşuz. Belki de önce kalple hareket edip, beyni sonradan devreye soktuğumuzdan kalbe aşırı yük yüklüyoruz.
 
Belki de işin sırrı beyni öne alıp ölçülü olmak, ölçülü tatmak ve ölçülü yaşamaktır.
 
Belki bu yolla biraz da bilgelik kazanırız neden olmasın.  Deneyip göreceğiz.
------------------------------------
 
 
Leonard Cohen - Everybody Knows
 
Herkes biliyor zarların hileli olduğunu.      
herkes parmaklarını çapraz yapar onları yuvarlarken
herkes biliyor, savaşın bittiğini
herkes biliyor, iyi adamların kaybettiğini
herkes biliyor, dövüşün hileli olduğunu
fakirler fakir kalır, zenginler zenginleşir
hep böyle gider
herkes biliyor...
 
Herkes biliyor geminin su aldığını,
herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini,
herkeste bu buruk duygular
sanki babaları ya da köpekleri ölmüş gibi...
 
 
Hep yaşadığımı hatırlatıyorum kendime
Diyorum ki işin acele
Bir gün ne el kalacak tutmak için
Ne yürümek için bacak
Ne bulutların seyri
Ne de bir hatıra dünyamızdan
Çünkü hatıralar kuşlar gibi
Dal ister konacak
Bir gün yaslanmak istesen pencereye
Diz çökmek istesen nafile
İş işten geçmiş olacak
 
-Oktay Rıfat


Kurdun boynuna zil takıp salarlarmış doğaya. Kurt hiçbir canlıya yaklaşamadığı için açlıktan ölürmüş.
 
Bektaşi yoluna girenlerin kulağına da bir küpe takılırmış. Bu yoldan çıkanların kulağındaki küpe çekip alınırmış. Biz eski kulağı kesiklerdeniz hesabı... 





Valizimi toplamalıyım.
Valizim ve ben.
Valizim ile çıkıp gitme dileği.
Valizim ile unutuş isteği.
Valiz ve alzheimer.
Yahut kısaca
Valizheimer.
Walzheimer."
-küçük İskender / "Waliz Bir"




Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliçten.
Fabrika düdükleri ötmektedir.
 
-Turgut UYAR
------------------------------------------------------
Defalarca ne yapıyorsak oyuz. Bu yüzden mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır. –Aristotales
Ferhan Şensoy’un söylemiyle: “Gaz, frene çok yakın. Hayat biraz duvarlara çarpa çarpa…”
Ahıska atasözleri:
Kurdun adı çıhmış, tilki dünyayı yıhmış.
Ölüm bir kara devedür, bir gün senin kapıyan da yıhılur.
İt utansa don geyar.
Bir elinen iki karpuz tutulmaz.
Sorucu ol ki bilici olasın.
Tuzli deniz buz tutmaz.
Yarın ki kazdan bögünki tavuk eydür.
Köşe taşı köşeden düşmez.
 
Fena bir geleceğe koşuyoruz. Norveçli GM Jon Ludvig Hammer yazmış: "Uykuya daldım ve sonra Armageddon'a uyandım." Sakın siz de uykuya dalayım demeyin.
 
Bir AlpaZero tavsiyesi:  “Oyuna e4’le başlamayın…”
 
“Güneşim beni karşıda bırakıp geçmişti. Belki Kızıldeniz’de boğulmamıştım ama çok boğuştum içimde kabaran sularla. Ayağa kalktım, şöyle bir baktım Kızıldenize. Var gücümle haykırdım sulara doğru. Ey yar! Sen beni karşıda bıraktın ya, artık Kızıldeniz kurusa da ben karşıya geçmem!”
 
Türküler Neşet Ertaş üstadın ifadesiyle “yürekten geldiği için yüreğe gider, yürekten gelmeyen ise (y)ırağa gider.”
 
Hayat en büyük sihirbaz. Bizi kendimizden başka biri olarak çıkarır.
--------------------------

Üniversitede ders vermek için Amerika’ya yerleşen İngiliz Profesör Humbert Humbert 13 yaşında kızı Dolores’le birlikte yaşayan dul Charlotte’un yanında bir oda kiralar. Humbert, Lolita adını takacağı Dolores’e açıklanamaz bir tutku duymaya başlar. Yasak aşkına daha yakın olabilmek için, hiç sevmediği halde Charlotte’la evlenecek kadar ileri gider. Carlotte inanılmaz gerçeği keşfetmesinin ardından kaza sonucu ölünce, Lolita’ya hiç bir şey söylemeyen Humbert onu da yanına alarak arabayla yollara düşer. Humbert’in giderek daha da tehlikeli sularda yüzerken aklıselimi de yitirmeye başlayacaktır.
---------------
Ne olduğunu sordu. Ne onda anlayacak ne bende söyleyecek hal vardı. Sadece Nobakov diyebildim. Döndü « Şey değilmiydi O ?” dedi. Evet dedim, şey’di. 
-----------------
Alev Alatlı’ya göre Nabokov:
 
“Romanı önce bir kısa hikâye olarak, Volşebnik (büyücü) ismiyle 1939’da Paris’te kaleme alıyor. 1939 Paris’i, büyük ekonomik kriz, İspanya iç savaşı, ikinci dünya savaşı. Hitler Avusturya’yı ilhak ededursun, adam Lolita’yı yazıyor – Viyana, Paris’ten bir kol boyu uzakta. Hitler Polonya’yı işgal ededursun, adam Lolita’yı yazıyor – Varşova da Paris’ten bir kol boyu uzakta. .!Einsatzgruppen derlerdi, mobil ölüm üniteleri kol geziyordu. Hitler gezici gaz otobüslerinde bir milyon üç yüz binden fazla Polonya Yahudisi’ni o arada boğazlayadursun, adam Lolita’yı yazıyor. Ocak’ta Barselona Franco’nun faşistlerine düşüyor, Şubat’ta Katalonya, Mart’ta Valencia, sonra Madrid… adam Lolita’yı yazıyor. Yüz bin İspanyol Fransa’ya sığınıyor, adam Lolita’yı yazıyor. Mussolini, Arnavutluk’u işgal ediyor, adam Lolita’yı yazıyor. 1997 Fransa basımı Komünizmin Kara Kitabı, Rusya, Asya, orta Avrupa ve üçüncü dünya komünist rejimlerinde sistematik olarak öldürülen yüz küsur milyon insanı belgeliyor, adam Lolita’yı yazıyor. Dünya umurunda olmayan bir yazar, neden yazar? ” dır!
 



'I can judge a single god with my wrongs and wrongs.

'‘Only judge can God me’

Or 'Only God can judge my mistakes and truths.'

 

One Twitter user wrote: 'Ask someone if he/she speaks English before you let him/her tattoo a human'.


Haberlerin geldiği yer
 














Belfast Peace Wall

“All work and no play makes Jack a dull boy.” /
“Hep iş varsa ve oyun yoksa Jack embesil bir oğlana döner”
 
Bir cinnet herşeyi halleder… 
 
Bertrand Russell: Gelecek Nesillere Not (Face to Face - 1959)
Yokluğunda (Leyla The Band)
 
Baraka Original Theatrical Trailer
 
Sanat filmi tadında belgesel. İzlerken varoluşu sorgulamak gibi değişik iç güdüleriniz tetiklenebilir.
 
Mini Fıkra:
Adamın biri suçüstü yakalanıyor. Hakime götürüyorlar; ille avukatımı isterim diye tutturuyor, "Avukat sana ne yapsın; her şey ortada" deyince, "Ben de avukatın ne diyeceğini merak ediyorum"



GİDE GİDE 1-2-3 (Gezi Notları-Seri Röportajlar) Ha Bu Diyar-Doğu'dan Gezi Notları-Harran-Hoyrat-Mayın ve Irıp / Fikret Otyam



"Uygarlık tarihimizin son 3000 yıllık geçmişini bilmeden yaşayan insan; günübirlik yaşayan insandır."
-j.w.goethe-

'Waris'in öyküsü, gerçek bir kadın kahramanın öyküsü.Herkese esin kaynağı olacak!'
-Elton John-


Walden - Ormanda Yaşam
Sivil itaatsizlik anlayışının öncülerinden sayılan Amerikalı yazar, filozof ve şair Walden Gölü kıyısında, şehirden ve modern hayattan kopuk bir biçimde geçirdiği yıllara ait deneyimlerini okurlarıyla paylaşırken sosyal ve ekonomik hayata dair, bugün için bile marjinal sayılabilecek fikirlerini öne sürmekten geri durmuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder