9 Haziran 2019 Pazar

Bir kez daha bakmakla bir şey kaybetmezsin. -Çin Atasözü

ŞİİR DENİNCE:

MAVÄ° RANDEVU
Mavi bir elbiseyle gelmiştin, gökyüzü maviydi..
 GetirdiÄŸin rüzgarla ev kokuyordun..
 Kolun koluma deÄŸiyordu, omzun omzuma..
 Mendilin maviydi, gökyüzü maviydi..
Bin dokuz yüz kırk iki baharıydı
Bahçeli pencereler önünde geziyorduk,
 Gözlerimiz buluÅŸuyordu, ürperiyordum
 Gökyüzü maviydi, mendilin maviydi
Sıcak nefesin yüzüme değiyordu
 "Evlenebilir miyiz" diye sormuÅŸtum,
 Yürüyüşün deÄŸiÅŸmiÅŸ, yüzün penbeleÅŸmiÅŸti;
 Mavi elbiseler içindeydin, gökyüzü maviydi.
Elini elime verdin, ayrılıyorduk,
 Gözlerin gözlerimde, dudakların ıslak,
 "Sık sık konuÅŸalım" demiÅŸtin; gittin..
 Mendilin maviydi, gökyüzü maviydi..
 -CELAL SILAY
 
-ŞÜKRÜ ERBAŞ

PAYLAÅžIMLAR:
Dünya da herşeyle alay edilir, şaka yapılır ama şiirle asla!
Sait Faik vapurları çok sever. Bindiği vapurlar kadar kaçırdığı vapurları da sever.
BeÅŸiktaÅŸ’tan Kadıköy’e yapılan vapur yolculuÄŸu, dünya üzerindeki en güzel ÅŸehiriçi yolculuklardan biridir.

Mutluluk gecenin ucundaki ilk maviliği, bir vapur güvertesinden seyretmektir. -Haldun Taner
Madem sevmeyecektiniz; seviÅŸmeyecektiniz bu ÅŸehirleri nye kurdunuz. – Sait Faik Abasıyanık
Daha yolun başındayız ama menzil kadar yol da güzel.
Ölüm gideceği yere varmadan evvel önce sıkıntısını gönderirmiş.
Senin bu kadar mutlu olmana ancak senden bir ey almaya hazırlandıkları zaman izin verirlerç -Khaled Hosseini – Uçurtma Avcısı
İnsanın kişiliği bir kaya gibi sağlam olmalıdır, çünkü her şey onun üzerine bina ediliyor.
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir. -Sabahattin Ali
Kazanmayla kaybetmenin birbiriyle kardeş olduğunu anlamakla herşeyin değişeceğine inananlardanım.
Åžu dakikadan sonra, ne ben “Gel” derim; ne de sen gelirsin canımın içi…
Dikene raÄŸmen deÄŸil, dikeni ile sevmek marifet.
Hayat zorluklarla dolu, o yüzden kavganızı doğru seçin ve hatayı sürekli başkalarında bulup sıvışmayın.
Abraham Lincoln’e “ideal bacak boyu ne kadar olmalıdır?” diye sorduklarında yalın bir cevap vermis: “Yere ulaÅŸmaya yetecek kadar.”
Hayat aldığınız nefeslerin toplamı değildir, nefesinizi kesen anların toplamıdır.
Roman oder Novella?
Circumference Adjustment: Etrafın Ayarlanması

O küçük bir portakal ağacıydı
O ağacı kimse sevmemişti
O ağaç kimsenin dikkatini çekmemişti
O ağacın altından kimse geçmemişti
O ağacın gölgesinde kimse serinlememişti
O ağacın güzelliğini kimse görmemişti
O ağacın altında kimse uyumamıştı
O ağaçtan kimse portakal kopartmamıştı
Zaten öyle bir ağaçta yoktu, portakalda.

“Susarak edindiÄŸin güvenli ve ortalama hayatına duacı ol” diyor coÄŸrafyamız. Türkiye’de her ÅŸeyden korkuluyor ama ortalama olmaktan korkulmuyor.

Çok gezen tavuk ayağında bok getirir. / Çok gezen tavuk aç kalmaz.
------------------------
Köyün birinde bir yaÅŸlı adam varmış. Çok fakirmiÅŸ ama Kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara büyük bir servet teklif etmiÅŸ ama adam satmaya yanaÅŸmamış. “Bu at, sadece bir at deÄŸil benim için; bir dost. insan dostunu satar mı?” demiÅŸ. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaÅŸardın. Åžimdi ne paran var, ne de atın” demiÅŸler.

Ä°htiyar: “Karar vermek için acele etmeyin” demiÅŸ. “Sadece at kayıp” deyin, “Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiÄŸiniz karar. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir ÅŸans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir baÅŸlangıç. Arkasının nasıl geleceÄŸini kimse bilemez.”

Köylüler ihtiyara kahkahalarla gülmüşler. Aradan 15 gün geçmiÅŸ ve at bir gece ansızın dönmüş. MeÄŸer çalınmamış, daÄŸlara gitmiÅŸ. Dönerken de, vadideki 12 vahÅŸi atı peÅŸine takıp getirmiÅŸ. Bunu gören köylüler toplanıp ithiyara gidip özür dilemiÅŸler. “Babalık” demiÅŸler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik deÄŸil adeta bir devlet kuÅŸu oldu senin için, ÅŸimdi bir at sürün var.”

“Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiÅŸ ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceÄŸini henüz bilmiyoruz.”

Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemiÅŸler ancak içlerinden “Bu ihtiyar sahiden saf” diye geçirmiÅŸler. Bir hafta geçmeden, vahÅŸi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oÄŸlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini saÄŸlayan oÄŸul ÅŸimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmiÅŸler ihtiyara. “Bir kez daha haklı çıktın” demiÅŸler. “Bu atlar yüzünden tek oÄŸlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak baÅŸkası da yok. Åžimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demiÅŸler. Ä°htiyar “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuÅŸsunuz” diye cevap vermiÅŸ.

“O kadar acele etmeyin. OÄŸlum bacağını kırdı. Gerçek bu. Ötesi sizin verdiÄŸiniz karar. Ama acaba ne kadar doÄŸru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağını asla bilemezsiniz”

Birkaç hafta sonra düşmanlar hanedanlığa çok büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere gönderme emrini vermiş. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş.

Köylüler, gene ihtiyara gelmiÅŸler. “Gene haklı olduÄŸun kanıtlandı” demiÅŸler. “OÄŸlunun bacağı kırık ama hiç deÄŸilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. OÄŸlunun bacağının kırılması, talihsizlik deÄŸil, ÅŸansmış meÄŸer…”

“Siz erken karar vermeye devam edin” demiÅŸ, ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oÄŸlum yanımda, sizinkiler askerde. Ama bunların hangisinin talih, hangisinin ÅŸanssızlık olduÄŸunu sadece Allah biliyor.”

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış:

“Acele karar vermeyin. Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir. Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile geliÅŸmeyi durdurur. Buna raÄŸmen akıl, insanı daima karara zorlar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi baÅŸlar. Bir kapı kapanırken, baÅŸkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduÄŸunu görürsünüz.”

Lao Tzu

Akdeniz Heykeli – Ä°lhan Koman

Puantalizm (Noktacılık) – ÇaÄŸatay OdabaÅŸ – Filmlerden unutulmayan kareler

One Love - Bob Marley
Sistine Åžapeli – Mikelanj’ın Resimleri
 
Hubble'dan arketipik sarmal galaksi fotoğrafı


KÄ°TAP DENÄ°NCE:





Amerikan Edebiyatı'nın kelime sihirbazı olarak tanımlanan King, bu eserinde bizlere dört uzun korku hikâyesi sunuyor. King'in hikâyelerinin her biri, insan doğası ve bilinçaltının karanlık köşelerinde gizlenen, yüzleşemediğimiz korkuları kaşıyarak tüm duyularımızı alarma geçiriyor. King'in roman kurgusu içinde uygulamaktan vazgeçmediği, olay eşliğinde sürdürdüğü detaycılığı korku ve gerilim ro-manlarını seven okurların keyfini katmerliyor.


Gece Yarısını Dört Geçe'de; Umacılar: Bir jetin içindeki bazı yolcuların zaman yırtılması içinde kaybolmaları, Gizli Pencere Gizli Bahçe: Bir yazarın ve onu kendi eserini çalmakla suçlayan bir psikopatın haklılıklarını kanıtlamak için gösterdikleri çaba, Kütüphane Polisi: Aldığı kitapları geri vermeyi unutan orta yaşlı bir işadamı ile hayatı emen şeytani bir varlık olan kütüphaneci arasındaki mücadele, Güneş Köpeği: 15 yaşındaki bir çocuğun doğum gününde hediye edilen bir fotoğraf makinesiyle çektiği her karede görünen korkunç ve kötü bir köpekle yaşadığı ürkütücü mücadele anlatılıyor.




1971'den beri okunan bir öykü kitabı "Parasız Yatılı". Füruzan'ın çağdaş bir klasiği...


"Füruzan, sıcak, acılı, yer yer insanın içine işleyen anlatımıyla, toplumumuzdan çok iyi tanıdığı kesitler veriyor bize. Çok yazmasına karşın yavanlığa düşmemesinin nedenini, el atmış olduğu çevreyi, bu çevredeki insan kaynağını iyi tanıyor olmasıyla açıklayabiliriz."




Sokak lambasının aydınlattığı giriÅŸte, gemi tarifesinin yanında asılı olan semt haritası dikkatimi çekti. Kırmızı bir noktanın yanında “Buradasınız” yazılıydı. Ağır ceza reisinin titreyen parmaklarıyla bu kırmızı noktaya dokunduÄŸunu, “Buradayım ama burası neresi?” diye mırıldandığını duyar gibi oldum.


Mevsimlerin hızla deÄŸiÅŸtiÄŸi, hayatın akıp geçtiÄŸi bir kış gecesi kaybolan yaÅŸlı komÅŸusunu aramaya çıkan bir adam, yaÅŸadığı mahallenin bildik sokaklarında tekinsiz bir yolculuÄŸa sürüklenir. “78 Nova”nın kadife koltuklarından üniversitenin gizli dehlizlerine, zifirî karanlıktaki bir heykel sergisinden kendi filmini çekenlerin açık hava sinemasına, eski bir sarayın bahçesinden baÄŸlar arasındaki hayal evine ve nihayet yeraltındaki metro inÅŸaatından ölüm kuyularına uzanan bu yolculukta kahramanımız hem yol boyunca karşılaÅŸtığı insanların hikâyelerinin bir parçası olacak hem de yaÅŸlı komÅŸusunun kim olduÄŸunu öğrenecektir.


Murat Gülsoy, sıradan hayatların ardına gizlenen karanlığı, on yıllarca saklanan derin korkuları, yaşlı kalplere gömülmüş hüzünlü aşkları, başkalarının aynasında kendi benliğiyle yüzleşmeyi fantastik, yer yer grotesk bir arayış hikâyesine sığdırırken sırlarla dolu geçmişin kapısını cesaretle aralıyor.


Ve AteÅŸ Bizi Tüketiyor… Gecenin içinde dolananların, gecede kaybolanların romanı…



ŞARKI / TÜRKÜ DENİNCE:

https://www.youtube.com/watch?v=3SfSQ3lQmJw

Lily was here - Candy Dulfer / Dave Stewart

https://www.youtube.com/watch?v=4O_YMLDvvnw

Gary Moore - Still Got The Blues
Still Got The Blues

Used to be so easy to give my heart away.
But I found out the hard way,
there's a price you have to pay.
I found out that love was no friend of mine.
I should have known time after time.
So long, it was so long ago, 

but I've still got the blues for you.


Used to be so easy to fall in love again.
But I found out the hard way,
it's a road that leads to pain.
I found that love was more than just a game.
You're playin' to win, but you lose just the same.




So long, it was so long ago,
but I've still got the blues for you.

So many years since I've seen your face.
Here in my heart, there's an empty space
where you used to be.
So long, it was so long ago,
but I've still got the blues for you.

Though the days come and go,
there is one thing I know.
I've still got the blues for you.


Hala dertli
Eskiden kalbimi vermek çok kolaydı
Ama zor yoldan keÅŸfettim
Ödemek zorunda olduğun bir bedel olduğunu
Fark ettim ki aşk benim arkadaşım değildi
Bunca zamandan sonra bilmeliydim

Çok uzun,çok uzun zaman önceydi 
Ama hala senin için dertleniyorum.



Eskiden çok kolaydı tekrar aşık olmak
Ama zor yoldan keÅŸfettim
Bu acıya yönelten bir yol
Aşkın sadece bir oyundan daha fazlası olduğunu buldum
Kazanmak için oynuyorsun ama aynı şekilde kaybediyorsun


Çok uzun,çok uzun zaman önceydi
Ama hala senin için dertleniyorum.

Yüzünü gördüğümden beri uzun yıllardır
Tam kalbimde,boÅŸ bir yer var
Eskiden olduÄŸun yerde
Çok uzun,çok uzun zaman önceydi
Ama hala senin için dertleniyorum

Günler gelip geçerken
BildiÄŸim tek ÅŸey var
Hala senin için dertleniyorum.

FÄ°LM DENÄ°NCE:





There Will Be Blood / Kan Dökülecek


Yönetmen Paul Thomas Anderson

Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Paul Dano, Dillon Freasier   

Tür Dram


Kan Dökülecek'te, Daniel Plainview, 1900'lü yılların başlarında ıssız bir bölgede, petrol arama çalışmalarını sürdüren bir şirketin sahibidir. Daha fazlasına sahip olmak isteyen bu hırslı adamın hayattaki tek varlığı küçük oğludur. Petrol buldukları bu bölgeyi yörenin yerlilerinin izniyle arama iznini satın alan adam hırsın götürdüklerine tanık olacak, diğer yandan ise kasabanın gencecik rahibinin yaşantısındaki hırs faktörü de Daniel'da olduğu gibi, sahip olduğu yegane şeyi mahvedecektir.


Genç yönetmenler kuşağının en yetenekli isimlerinden biri olan, genç yaşında 'Magnolia', 'Boogie Nights' ve 'Punch Drunk Love' gibi kült filmlere imza atan Paul Thomas Anderson'ın en ses getiren filmi olan iki Oscar ödüllü Kan Dökülecek, 2000'li yılların en büyük sinema olaylarından biriydi.





The Reader / Okuyucu


Yönetmen Stephen Daldry

Oyuncular: Kate Winslet, Ralph Fiennes, David Kross 

Tür Dram


II. Dünya Savaşı ertesi, Almanya. Michael adlı genç, kendisinin yaşça iki katı büyük olan Hanna Schmitz’e aşık olmuÅŸtur. Gizli bir iliÅŸki götüren ikilinin aÅŸkı Hanna’nın bir gün ortadan kaybolmasıyla biter.


Aradan 8 yıl geçmiÅŸtir ve hukuk okuyan Michael savaÅŸ suçları mahkemesinde gözlemcilik yapıyordur ve bir gün sanık sandalyesinde Hanna’yı görür. Mahkeme’de Hanna’nın geçmiÅŸi ortaya dökülürken, Michael ikisinin de hayatını deÄŸiÅŸtirecek bir sırrı ortaya çıkarır.


Kate Winslet, bu rolüyle Altın Küre Ödülleri ’nde En Ä°yi Yardımcı Kadın , Akademi Ödülleri ’nde En Ä°yi Kadın ödüllerinin sahibi oldu.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder