5 Mart 2011 Cumartesi

Marmaris’ten Asenkron Bir Masaj Hatırası

Marmaris’te üçlü bomba patlamıştı geçen haftalarda. Belki de bu seferki bombayı ben patlatırım diyerek Marmaris yollarına düştüm. Tesis güzel, yemekler güzel, deniz güzeldi. Her şey iyi gidiyor gibiydi. Ama baharat mı desem, tuz mu desem sanki bir şeyler eksikti. Ruhsal voltajı yükseltmek için randevu aldım bende ve Bali Masajına gittim. Sağlık ve güzellik merkezi olarak faaliyet gösteren Spa tapınak gibi bir yerdi. Dört bir yanından akan çağlayanlarla, sütunlarla, dikitlerle, sarkıtlarla, taş oymalarıyla, binbir çeşit bitkileriyle Babil’in Asma bahçelerini andırıyordu. Taylandlı güzel kızlar, Thai ve Bali Masajları, Ayurvedalar, Reikiler daha bir cennetsi kılıyordu ortamı. Sanki Şamanlar çıkı verecekti kapılardan, büyüler, nazarlar, hurafeler yapacaklardı. İçim ürperdi, titredim biraz. Sessizlik hakimdi her yere. Böylesine mistik bir ortamda benim sorum mermerlerde yankılanıverdi. “Tam rahatlamada masaja dahil mi?” mi mi mi ekosu devam ederken kuzgun gibi baktı gözlerime görevli. Spamızın yüksek kültürü ile bu çeşit ilk çağlardan kalma zemine yakın davranışlar uyuşmamaktadır diyerek bir ahlak dersi verdi. Peştamal, bornoz, terlik birde soyunma dolabının anahtarını verdi yanında.

Soyunma odasına girer girmez sol köşedeki dolaba saldırdım. Dolaplar kübik tasarımla dizayn edilmişlerdi. Bir hayli çabadan sonra açabildim kapağı. Kıçımda peştamal, ayaklarda şıpıdık terlik gerekli kıyafetleri kuşandım. Tam çıkarken iki Alman geldi içeri. Geleneksel davranışla onlarda dolaplara saldırdılar, sağ tarafı seçmişlerdi. İki metrekarelik oda içinde politize olmuştuk, polarize olmamıza ramak kalmıştı. Kübik dolap onlara da zorluk çıkardı elbette. Yardımcı olayım dedim, anahtarın üzerindeki silinmiş yazıyı psişik güçlerimle okudum, sonra dolap kapağını açtım. Minnettar bakışlarla teşekkür etti biri içten bir şekilde, sen uzmansın dedi. Henüz beş dakikadır içerideydim ve uzmanlık sertifikamı almıştım. Tecrübe bu olsa gerekti. Kendime güvenim geldi, ayaklarım daha bir güçlü basmaya başladı yere. Huşu içinde yavaş yavaş yürüyerek Taylandlı kızı takip ettim.

Yolumuzun üzerinde kapalı yüzme havuzları, saunalar, dinlenme salonları, hamamlar, duşlar, meyve suyu çeşmeleri vardı. Tütsüler, buhurdanlıklar, aromatik yağlar, kızgın taşlar, kuş tüyü yataklar, ipeksi yastıklar, mor florosan ışıkları beklentisine giriverdim nedense. Karışık gruplar kurulacak, elim sende oynanacak, oynaşmak isteyen kaleye mum diksin denilecek diye bekledim sabırsızlıkla. Süslü kapıyı bir açtı ki dışarıdayım. Dalga geçiyor sandım ilkin. Merdivenle üst kata çıktık. Terasta bir çardak ve iki tane bambu masaj yatağı vardı. Bir tarafta alaturka helaya benzeyen delik, bir tarafta da çubuklu makarnadan az kalınca yastık. Yastık tarafına yatacakken hatun deliği havlu ile çevreledi, yüzü koyun bu tarafa yatacaksın diye eliyle gösterdi. Hatunu dilsiz zannediyordum. Bornozu, peştamalı attım. Dilsiz değilmiş, kız oha çekti, utandım tekrar peştamalı giydim, uzandım yatağa. Karşımda deniz, sağım solum bahçe, mavi-yeşil iç içe, ambiyans muhteşem. Bir saat masajla kemiklerim eridi, varın siz düşünün artık kaslarımı. Çaktırmadan dokunmaya çalışmalar, açıp kapamalar, kendi kendime atraksiyonik hareketler. Bir an önce şu manyaktan kurtulsam modunda kızcağız. Bittiğini söyledi masajın ansızın. Hayal kırıklığıydı o an benim için. Asıl şok kalkıncaymış meğer. Arkası yolmuş, paso insanlar geçiyormuş. Değirmen taşı sergisindeymişiz de haberimiz yokmuş. Umarım internet dünyasına bomba gibi düşecek frikik fotolar vermemişimdir.

Sedir Adasını göremedim ama, masaj yaptırdım ya olsun bana yeter.

Mutlaka görmelisin demişlerdi
Sevgilim
Sedir Adasını
Bak kaçırdım bu fırsatı
Ben zaten hayatı kaçırdım
Sedir Adası dediğin kaç eder?
Ben seni kaçırdım Sevgilim
Sen benim için
Kaç Sedir Adası edersin
Bilirmisin?
Yazmaya kalksam
Hiçbir calculatörün
Digit’i yetmez
Bilirmisin?
Sen yine bilmezden gel.
Ben hayatta kalmanın bir yolunu
Bulurum nasıl olsa.
Yarılasam da ömrü
Geçen her saniyesinde
Kağıt üzerinde de olsa
Görecek günlerim var geride.

Marmaris tatilimizde kaldı geride artık işe dönme zamanı. Back Street Diskoda ki show travestileri ile flört durumlarım, clubber havalarım ve çakkıdı danslarım bir sonraki yazımda dostlar. Detaylı anlatacağım, inceden inceden. Çerez tadında hikayeler Ketenden.

Katısıyla, sıvısıyla
Hayatım 100 numara
Olmuşsa bende mi hata
Göbekten bağlanmışım
Şanssızlık çemberine
Dön baba dönelim
Varamadan hedefe
Öte dünyadan gelmiş darbe
Dünyevi imkanlar olmaz ki çare
Ayurveda, Reiki şart
Birazda kurşun döktürek
Yüz numaralık düzelme
Ben yinede beklemem
Bir nebze çıksa burnum yeter
Gönlüm toktur benim
Metafiziksele fiziksel
Hiç olurmuymuş çare
Pisişik mesele bunlar
Adamı doğuştan borular
...dermiş Keten ve sessizce söylermiş içinden...

AF DİLEKÇESİ
Hiç mi bağışlanası kusurum yok aralarında?
Bir hafifletici neden?
En azından tarihe geçecek bir sevişme
Bir uzun gece...
Hiç büyülü bir söze bir kelime oyununa muhtaç değilim
Açık ve sade söylüyorum
Beni affet!
Beni affet!
Bu kara büyüyü kaldır!
Beni affet!
Etme eyleme
Beni affet,
Beni affedilmez eyleme,
Beni af eyle,
Azad et,
Kurtar,
Hangisi işine gelirse?
Yılmaz Erdoğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder