Satranç Hayattır

…diye söylemişti Robert James “Bobby” Fischer meydan okurcasına tüm dünyaya. Sondan bir önceki hatayı yapanın galip geldiği satranç oyununu hayatla özdeşleştirmişti. Satranç Fischer için gerçekten hayattır ve bu hayatta sadece iyi hamleler önem taşımaktadır. 

Çok genç yaşta büyük usta ünvanını kazanan Fischer, 1972 yılında İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te, Boris Spassky’i yenerek Dünya Şampiyonu oldu. 1975 yılında Anatoly Karpov ile ünvan maçı yapmadığından, Uluslararası Satranç Federasyonu FIDE tarafından ünvanı geri alındı. Bu tarihten itibaren neredeyse buharlaşarak görünmez olmuş, gizemli kaybın ardından yaklaşık 20 yıl sonra sahneye geri dönmüştür. 1992 yılında Birleşmiş Milletler’in Yugoslavya’ya uyguladığı ambargoyu delerek satranç şampiyonasına katıldığından “kanun kaçağı” olarak yaşıyordu. 12 yıl sonra ABD tarafından iptal edilmiş ancak kendisine ait "geçersiz bir pasaportla" Japonya ya giriş yaparken yakalandı ve 9 ay gözaltında tutuldu. Mart 2005’te İzlanda vatandaşlığına geçti. Yoğun diplomatik baskılara rağmen İzlanda onu büyük bir memnuniyetle kabul etti ve kendisinden yıllarca esirgenen saygıyı göstererek ustaya ev sahipliği yapma onurunu kazandı. Büyük ustanın öğrettiği taktiksel hamleler, aldığı dahice galibiyetler “Fischer Humması" olarak satranç literatüründe yerini çoktan almıştır.

Bobby Fischer  

Geleceğin dünya şampiyonu olarak görülen, dostum Şehriyar Mamedyarov, Azerbaycan’ın bağrından kopup gelmiştir ülkemize. Eczacıbaşı Satranç Takımında oynamakta olup, Dünya Gençler Şampiyonu olmuştur. Gelecekte kendisinden çok şeyler beklenen Mamedyarov, şampiyonalarda gösterdiği performansla büyük ustalığını herkese kabul ettirmiştir. Gelecekte kendisinin daha pek çok uluslararası galibiyetine tanık olacağımıza emin olabilirsiniz. İzlemek bizden, ustalık kendisinden.

Türkiye’de Satranç sporunun gelişmesi açısından böylesine bir yetenekten öğrenilecek pek çok ders olduğunu unutmamamız gerekir. Ufkumuzu genişlettiği için kendisine teşekkür eder ve hayat yolunda başarılar dileriz.

 

Şehriyar Mamedyarov

Atak oyun ve inanılmaz fedalar sonrasında yaptığı vurgun misali matlarla satranç tarihinde baş köşeyi elinde tutan Mikhail Nekhemievich Tal, 1960 yılında Botvinnik’i yenerek Dünya Şampiyonu ünvanını kazandı. Fedalarda taş kayıpları yaşanır ve bu kayıplar görünüşte fedayı yapan tarafın maçı kaybedeceği izlenimi uyandırır. Avantaj kazanmış ve üstün konumdaymış izlenimini veren rakibin, deha niteliğindeki sıralı hamleler sonrası mat olması Tal’in oyunlarında çok görülen bir durumdur. Hayat kalitesi sağlık sorunlarıyla çok fazla bozulduğu halde, hayata bakışı ve oyun kalitesinden en küçük bir ödün vermemiştir Büyük Usta Tal. Kayıp oyunu kazanmanın zor ama imkansız olmadığını göstermiştir bize.

Mikhail Tal

Bilgisayarların amansız rakibi Garry Kimovich Kasparov, 17 yaşında büyükusta unvanını elde etmiştir. 1985 yılında, çok genç yaşında Karpov’u yerinden ederek dünya şampiyonu olma başarısını göstermiştir. Kasparov, satranç tarihinde en yüksek  reytinge (ELO puanı) ulaşan oyuncudur. Linares'te bu yıl düzenlenen şampiyona sonrası profesyonel satrancı bıraktığını açıkladı. Satrançta artık hedef göremediği gerekçesiyle uzaklaşma kararı alan Kasparov, büyük hedeflerin adamıdır. Işık olupta, geleceği aydınlatmak adına "Hayat Satrancı Nasıl Taklit Eder" ve "Büyük Haleflerim" çalışmalarıyla yazınsal alanda başarılarına devam etmektedir.

Garry Kasparov 

Olimpiyat oyunlarına da alınması planlanan, satranç oyununun devlerini tanıtmaya çalıştık kısaca.    

Homo Sapiens’in yaşamı, varoluştan beri mücadelelerle dolu kazanç ve kayıpların tarihi olmuştur. Satrançta da kazanç ve kayıp bir aradadır. Hayatın bu muhteşem ikilemi her yerde karşımıza çıkar. Tıpkı satranç gibi, hayatında bir açılışı, oyun ortası ve oyun sonu vardır. Oyuncunun büyüklüğü sahneye çıkarken değil, sahneden inince anlaşılır. Hayata karşı körleme oyun oynamayalım. Çevremizle iletişim halinde çok sayıda alanda simultane oyunlar oynayalım ki hayat kalitemizi arttıralım.

Obi-Wan Kenobi’nin dediği gibi, güç bizimle olsun.